Anadolu’daki birçok yerleşimin olduğu gibi uzun bir yol hikâyesi var Karaağaçkuyusu Köyünün.

Biz neslimize kısaca Oğuz nesli diyelim de hikâyenin başı sonu belli olup kolaylaşsın birazcık.

Binlerce yılın izi var hikâyede; Osta Asya’dan başlayan yolculuk Anadolu’ya gelirken hiçte kolay olmamış tabi ki.

Cengiz Han’ın çok katkısı var bu yolculukta! Harizm’i dar etmiş çoğu Oğuz nesli gibi Avşar’a Horzum’a. Hazar Denizi, Aral Gölü, Ceyhun, Seyhun rüyalarımıza bile girmez olmuş.

Kafkaslardan salınıvermişiz Kuzeydoğu Anadolu’ya, oradan Halep, Şam, Hatay, Çukurova ve Toroslara. Unutmayalım diye Özyurtlarında bıraktıkları iki ırmağın adını Ceyhun’u hatırlatsın diye Ceyhan, Seyhun’u hatırlatsın diye Seyhan adını koyuvermişiz.

Birkaç yıla sığan bir yolculuk değil bu; 7-8 yüzyıl süren uzun bir yolculuk; Harzem şahı iken, Selçuklu, Karamanlı, Osmanlı olmuşuz. En çok eğlendiğimiz yerlerden biri belki Çukurova ve Toroslar; sen de 100 yıl ben diyeyim 200 yıl.  Osmanlı’nın baskısı biraz daha içerilere atmış zamanla Avşar’ı, Horzum’u.

Bu defa Torosların ardına geçmişiz 60-70 yıl kadar. Gel zaman git zaman daha içerilere Konya, Karaman Aksaray, Sultandağı, Sandıklı, Dinar yurt olmuş bir zaman. 1835-40 yıllarına geldiğimizde ise artık yaylalarımız Kumalar, Cerit, Kışlaklarımız Aydın, Söke, Dalaman, Çine olmuş. Bir unutulmaz hatıradır burada geçen yıllar; sanki hafızalara kazınmıştır; çıkmasak da yerleştikten sonra yaylalara, unutamamışız Aydın kışlaklarını; daha geçen yüzyılın sonuna kadar “Aşşa” sallanmış durmuşuz koyunumuzla keçimizle.

İşte bu iniş çıkışlar, geliş gidişler son bulmuş 19. Yüzyılın ilk yarısında Göz kararı paylaşmışlar Dazkırı, Dinar, Başmakçı ve Evciler’in etrafındaki boş arazileri. Gökçek, Madenli, Kınık, Arıköy, Akkeçili, Hırka, Karaağaçkuyusu adını almışız zamanla.

Önce ayrı ayrı çadır çadır yerleşmişiz bölgeye. Kimi Akçaviran’a kimi Yukarı kuyunun başına kimi Sarnıç’ın başına, kimi şu yurda kimi bu yurda. Osmanlı zayıflayıp ortalığı eşkıya doldurunca birleşmişiz zamanla Koca Sarnıç’ın etrafına.

Devlet yüzyıllar boyu unuttuğu, yerinden ettiği öz evladını asker lazım olunca birden hatırlayıvermiş; gelmiş saymış bir bir ve kayıt düşmüş; 1899 da; 21 hane 134 kişi yaşar “Akçaviran maa Karaağaç”da diye. Bir güzel kâğıda dökmüş, altını da mühürleyerek.

Akçaviran’a yerleşenler susuzluk ve eşkıya korkusundan zaman içerisinde yerlerini terk edip Sarnıç’ın başındaki akrabalarının yanına gelerek yerleşmişler.

Türkiye Cumhuriyeti döneminde ise kayıt düşülmüş köyün adı Karaağaçkuyusu’dur diye.

……………………………………………………………………………………………….

(*Rasim ÇETİNER tarafından hazırlanmakta olan Karaağaçkuyusu Köyü ile ilgili kitaptan)

Fotoğraf: Moğolistan – Tonyukuk Abideleri